Eliz Sakuçoğlu: Aldatılmayı her türlü kabul ederim!

Eliz Şakuçoğlu’nun, Posta Gazetesi’nden Bekir Saçar’a verdiği röportaj şöyle:
Stil danışmanısın ama Instagram’da 300 bin takipçin var!
Öncelikle bu tarz sıfatları kabul etmiyorum. Yani, ‘ünlü stil danışmanı’ ne demek? Sadece Murat’ın (Boz) stiliyle ilgilendim. Hayatımda fotomodel de olmadım. Hatta Lamiya ve Hamdi’nin kızı Eliz de değilim.
O zaman bugün hâlâ “Murat’ın eski sevgilisi” diye anılmak da rahatsız ediyor olmalı…
Şu bir gerçek, 8,5 senemi geçirdiğim adam. Sonsuz teşekkürler. Ama genel olarak bu sıfatlardan hoşlanmıyorum.
Nasıl bir hayata doğdun? Ailen zengin mi?
Antakya’da doğdum. 6 yaşında ailem boşanınca velayetimi babam aldı. Babam ile birlikte Almanya’ya gittim ve uzun süre orada yaşadım. Orta ölçekli bir aile… El bebek gül bebek büyümedim. ‘Zor bir çocukluk geçirdim’ diyebilirim. Hayatın zorluklarını iyi bilirim. Almanya’da 13 yaşında tezgahtarlık yaparak iş hayatına başladım. Kendi paramı hep kendim kazandım. 18 yaşında kendi evime taşındım. Büyük paralarım falan da yok benim. Bazen cebimde sadece 50-100 lira olabiliyor.
Popülerliğini paraya çeviremiyor musun?
Hayır. Bugüne kadar iki markanın yüzü oldum. Çünkü gerçekten o markaları seviyor ve kullanıyorum. Bu yüzden kabul ettim. Instagram için bir sürü paralı iş teklifi aldım, alıyorum da. Ama dört senedir hiç birini kabul etmedim. İnanmadığım bir ürünü paylaşmam. Bu takipçilerime saygısızlık olur.
İstanbul sosyetesinin içindesin. Nasıl geçiniyorsun peki?
Paylaşımlarımda hiç marka etiketlemem. Marka takıntım hiç yok. Kıyafetlerimin çoğu 8-10 senelik. Değişik kombinler yapıyorum.
Pahalı bir cip kullanıyorsun, masrafları ağır gelmiyor mu?
Bu marka cipi çocukluğumdan beri istiyordum. Çalıştım, biriktirdim, borca girdim ve aldım. Ona isim bile taktım: Kahraman. O benim kahramanım.
Alkollü araç kullanmaktan ehliyetine el konulmuş. Ehliyetsiz mi kullanıyorsun cipini?
Kesinlikle böyle bir şey yok. Ne ehliyetimi aldırdım ne de alkollüyken direksiyon başına geçtim. Binerim taksiye, giderim.
İnsanlar seni neden takip ediyor?
Sanal dünyayı normalde seven biri değilim. Telefonla konuşmayı, mesaj atmayı da sevmem. Yüz yüze konuşmayı, dokunmayı severim. Bu dünyada herkesin bir misyonu olduğuna inanıyorum. Allah vergisi yüksek bir enerjim var. Bu enerjiyi doğru kullanıp, insanlara güzel şeyler vermek, iyi izler bırakmak için çabalıyorum.
Instagram’da ‘biz çoğalıyoruz’ hashtag’ini kullanıyorsun. Kim bu çoğalanlar?
İnsan saf sevgiyle doğuyor. Sonra negatif enerjiyle doluyor. Hayvanlara karşı tek avantajımız olan kelimeler en büyük lanetimiz bugün. Çünkü onları doğru kullanmıyoruz. “Aman Allah korusun” diyoruz. Böyle yaparak kötüyü çağırıyoruz. “Çok şükür” ile başlayan iyi cümleler kuralım ki her şey iyi olsun. Ben hayatımı böyle sürdürüyorum, insanlara da Instagram’dan bunu iletmek istiyorum. ‘Çoğalanlar’ da benim gibi düşünenler, benim gibi yaşayanlar.
Dışarıdan deli dolu görünüyorsun, gerçekte de öyle misin?
İlk başlarda herkes bana deli gözüyle bakıyordu, “Bu kız aşk acısı çekiyor, kaybolmuş” diyorlardı. Benim enerjim yüksek. Enerjisi düşük olanlar beni deli olarak nitelendiriyor. Hayat tarzımdan dolayı marjinal olduğumu düşünüyorlar. Onları suçlamıyorum. Kızmıyorum. Bana edilen lafların hiçbiri bana ulaşmıyor. Gizlemeden saklamadan her şeyimi paylaşıyorum. Asıl çıplaklık işte bu. Giydiklerim değil.
“MAHALLE BASKISINI YENDİM”
Alman kültürüyle büyüdün. İstanbul’a gelince ‘mahalle baskısı’na maruz kaldın mı?
Her kadının yaşadığı mahalle baskısına ben de maruz kaldım. Ama buna teslim olmadım, bunu alt etmeyi başardım.
Almanya’da kendini dışlanmış hissettin mi hiç?
Küçük yaşta oraya gittiğimiz için çabuk adapte oldum. Almanlarla Almandım, Türklerle Türk. Bulunduğum yere çabuk uyum sağlarım. Bugün beni Anadolu’nun bir köyüne bırak, bir haftada en hasından köylü olurum.
“TEK GECELİK İLİŞKİ YAŞAYABİLİRİM”

Günübirlik ilişki yaşadın mı?
Yaşamadım ama yaşayabilirim. Ruhuma dokunabilen, benim frekansıma girebilen ve enerjime bir şeyler katabilen biri çıkarsa tabii ki yaşarım.
Birinden hoşlandığını nasıl anlarsın?
Biriyle üç kez buluşmuşsam ona gönlümü kaptırmışım demektir.
“DOZAJIM YOKTUR DİBİNE KADAR İÇERİM”
Kendinle söylediğin kadar barışık mısın, kusurların yok mu?
Olmaz olur mu? Dozajım yoktur, her şeyi abartılı severim. Kalorisi çokmuş, kilo alacakmışım hiç takmam. Dibine kadar içerim. Ellerimi de beğenmem. Eski voleybolcu olduğum için kırılmayan parmağım kalmadı.
Aynaya bakıp ne diyorsun kendine?
Eliz, hangi bedende olursan ol, ister 20 kilo fazla, ister 20 kilo az. İster yüzün sivilcelerle dolu olsun, sen kendini sev kadın.
Depresif ruh halinden nasıl çıkarsın?
Beklemediğim bir şey yaşarsam kötü bir moda girerim ama uzun sürmez. Depresyona kapılmam. Kendime acımayı sevmiyorum.
“BEKAR BİR KADIN OLARAK İSTEDİĞİMİ YAPABİLİRİM”
Çok seksi paylaşımların var. İçinde kaç kadın var?
Hayal edebileceğin her türlü kadın var içimde. Papermoon’da şampanyasını içip gülen kadın da var, Antakya usulü tepsi kebabını yapan kadın da. Her ortama ayak uydururum.
Uzun süreli ilişkiler yaşıyorsun. Bazen de birileriyle yakıştırılıyorsun…
Ben ilişkilerini göz önünde yaşayan bir insanım. Ben bu gece seninle dışarı çıkarım, magazinciler seni bilmez, yazarlar. Herkesle yazılabilirim, çünkü bekar bir kadınım. Ama aşk yaşadığım adam olarak iki isimle, Murat Boz ve Beran Benan ile uzun ilişki yaşadım. 2-3 isimle de sözüm ona aşk yaşadım. Evet, ben bağıra bağıra ‘aşk kadınıyım’ diyorum. Aşktan besleniyorum, bu bir gerçek. Ama aşk yaşadığım insanla, kameraların karşısına geçip ‘İlişki yaşadığım adam budur’ derim. Bekar bir kadın olarak istediğimi yapabilirim.
Hakan Sabancı ile de adın anıldı?
Hacı ve Hakan çok sevdiğim arkadaşlarım. O konuyla ilgili güzel bir açıklama yaptım, ‘Beni lütfen insanların aşk üçgenlerine katmayın’ dedim. Magazin basınına büyük görev düşüyor abi. Aşk benim en kutsalım. Onu bu kadar ucuz şeylere malzeme etmemek lazım.
Murat ve Beran ile dost musunuz, görünce ‘Merhaba’ der misin?
Ben derim abi.
Onlar der mi?
Bilemiyorum, onu onlara sormanız lazım.
Hiç karşılaşmadınız mı?
Beran ile karşılaşmadık. Murat ile iki üç defa merhabalaştık.
İlk aşkı ne zaman tattın?
Ahahaha! 12 yaşındaydım. Okulun en yakışıklı çocuğuydu, 18 yaşındaydı. Almanya’da. Ne yapıp edip elde ettim. Flört ettik. Başkadır ilk aşklar…
“TEK EŞLİLİK İNSAN DOĞASINA AYKIRI”
İkili ilişkilerde kırmızı çizgin var mı?
Hiç yok. Tek eşliliği savunan biriyim ama tek eşliliğe inanmıyorum, doğamıza aykırı. Biz zoru başarmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla ben, yaşamış biri de olarak aldatılmayı her türlü kabul ederim, ettim de. Angelina Jolie aldatıldı abi. Sevgi başka, aşk başka bir şey.
İnsan niye aldatır?
Ben aldatmadığım için bilemem. Her şey olabilir, alkolden o anlık bir heyecan olabilir. Sevgi eksikliğiyle alakası yoktur, içgüdüdür benim gözümde. Özgüven eksikliğidir. O an onu yaşamak ister. On bin tane nedeni vardır.
“AŞK İÇİN YAPAMAYACAĞIM HİÇBİR ŞEY YOK”
Sevdiğin erkek için yapacağın en büyük fedakarlık ne olur?
Sınırsızım. Hiçbir şey yok yapamayacağım. Kendi hayallerimden, benliğimden vazgeçebilirim. Gözüm kördür, aşk için yapamayacağım hiçbir şey yoktur. Diyelim ki hayalimde evlenmek ve çocuk sahibi olmak var. Ama öyle bir erkek girdi ki hayatıma evlilik ve çocuk istemiyor. Onu gerçekten seviyorsam evlenmekten de çocuktan da vazgeçerim. Roma’yı da yakarım, adını dağlara da yazarım.

Okunma Sayısı: 164
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleme eklentinizi kaldırınız. Aksi taktirde site açılmayacaktır.