Arabeskin Son Kraliçesi Derya Bedavacı

29.08.2023 - Salı 07:10

Arabeskin Son Kraliçesi Derya Bedavacı

Derya Bedavacı, İzmir’de doğup büyüyen değerli bir isim. Ses aralığı parmakla sayılacak kadar az nadide seslerinden birisi…

Onun çok küçük yaşlardan beri sahnede şarkı söyleme hayali vardı ve yeteneğinin de farkındaydı. Ancak tam anlamıyla kendimi keşfetmemiş. Lise yıllarında arkadaşların da onu  bu konuda desteklemesiyle şansı açılıvermiş.  Sonrasında, Konak Belediyesi Türk müziği korosu, sahneler, konservatuvar diye başlayan hayatı ile bu gün burada kadife sesli Derya

EDİTÖR : Ali Fikret

Arabesk kolay kolay star çıkarmıyor. Bu türün dinleyicisi her sesi kolay kolay kabul edip dünyasına almıyor. Çünkü ‘sahicilik’ bu işte kilit nokta. İşte Derya Bedavacı için arabeskin son starlarından diyebiliriz… Sesinde 70’lerdeki, 80’lerdeki buğulu, hüzün dozu arabesk tınısı var. Sahiciliği kendinden, ruhundan…

ŞARKILARIYLA RUHUMUZA DOKUNUYOR…

Arabesk ruha dokunma sanatıdır diyor Derya bedavacı; “İlk bestemi yaptığım gün (Yıllanmış Eşya) ve bu şarkı vesilesiyle Hakan Altun’la yollarımızın kesişmiş olmasıydı. Müzik yolculuğumun en büyük destekçisi eşim Murat oldu. Onunla ilk günden beri kafa kafaya verdik. Çok iyi bir müzik adamı olması çok şey katıyor bana. Çok küçük yaşlardan beri sahnede şarkı söyleme hayalim vardı ve yeteneğimin de farkındaydım. Ancak tam anlamıyla kendimi keşfetmem, lise yıllarımda arkadaşlarımın da beni bu konuda desteklemesiyle oldu. Sonrasında, Konak Belediyesi Türk Müziği Korosu, sahneler, konservatuvar diye sıralayabilirim. Tek huzur bulduğum yer sahnem, tarzım ve duruşum. Arabesk benim tutkum, aşkım açıkçası… Arabeskin ruha dokunan bir derinliği, sahiciliği vardır. Bu tarzı dinleyenler tutkuludur bu müziğe. Arabesk dinleyenin sırdaşı olur kimi zaman… Arabesk bir ruha dokunma sanatıdır aynı zamanda. Bir şarkıyla dertleşir insan…

YAŞANMIŞLIKLAR, GÖZLEMLERİM, ÇOK FARKLI BİR DUYGU ŞARKI YAZMAK

Derya Bedavacı; İlham perisi dediğimiz şey çok kıymetli diyerek devam ettiği sözlerinde “O yazma şeklini anlatamam. Ama yaşanmışlıklar, gözlemlerim bende bunu destekliyor. Çok farklı bir duygu şarkı yazmak. Bazen “Bunu ben mi yazdım!” diyorum ve bu duygumu seyircimle paylaşıyorum. Haftanın beş günü sahne alıyorum. Sahne sesi de, ruhun da, kalbi de pişiriyor. Olgunlaştırıyor… O yaşanmışlık duygusu da oradan geliyor herhalde… Öyle seviyorum ki sahneyi, bir gün ayrı kalınca özlüyorum. Müzikte riya olmaz… Kimseyi kandıramazsınız. Duygular nettir. Ben böyle düşünüyorum… Bence burada dinleyenin ruh hali, sizi ne kadar kabul ettiği ve sesinizin, sözünüzün ona ne kadar hitap ettiği ne önemli diyerek sözlerini noktalıyor müthiş sanatçı…